The Devil Wears Prada Stil Analizi
- Ecrin Korkmaz
- 12 Eyl 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 7 Kas 2024
Yazar: Ecrin Korkmaz
Son zamanlarda devamının çekileceği ile ilgili haberlerle gündeme gelen ‘The Devil Wears Prada’ filmi, şüphesiz modaseverlerin favorileri arasında. New York’ta gazetecilik yapan ve ‘sıradan’ bir hayatı olan Andrea’nın, dönemin en ünlü moda dergisinde çalışmaya başlamasıyla gelişen olayları konu alan 2006 yapımı bu filmin karakterlerinin stilleri, günümüzde bile konuşulmaya devam ediyor.
Başrolümüz: Andrea Sachs
Andrea’nın stilindeki değişim, filmin kilit noktalarından biri. Miranda’nın saygısını kazanmanın stil anlayışını geliştirmekten geçtiğini anlayan Andrea’nın kombinlerine göz atalım.
Andrea’nın daha çok kahverengi, siyah ve beyaz gibi basic parçaları kazak ve ceketlerle katmanlayarak giymeyi sevdiğini söyleyebiliriz. Hareketli kişiliğini yansıtan ofis görünümlerini tamamlamak için ise Chanel şapkalar ve kolyeler kullanarak tarzını kendine özgü bir noktaya taşıyor.
Andy’nin ikonik girişini yaptığı sahneyi hatırlayalım. İlk dikkatimizi çeken upuzun Chanel çizmeler oluyor. Filmde verilmek istenen ayakları yere basan, kendinden emin havayı izleyicilere gösteren bu çizmeler, yeşil örme çanta ile kombinlenmiş. Çantanın sıcaklığı, çizmelerin soğuk ve ciddi tavrını dengeleyerek görünümü tamamlıyor. Yine Anne Hathaway’in filmdeki favori görünümünde de güçlü bir imaj veren Jimmy Choo çizmelere rastlıyoruz. Bu sefer çizmeleri, Chanel’den eğlenceli mini bir etek ve Chanel kolyeler ile kombinleyerek görünümü uçururken, Chanel ceketle yumuşak bir iniş yapıyor.
Diğerlerine kıyasla daha klasik diyebileceğimiz bu görünümlerden birincisinde, şu sıralar en sevilen trendler arasında yer alan leoparın zamansız şıklığından faydalanıyor.
İkinci görünümde ise sade bir kabanı, mavi topuklular ve hologramlı çantasıyla hareketlendiriyor. Ayrıca, bu iki görünümde eldivenlerden yararlanarak 50’ler şıklığına da göz kırpıyor.
Miranda Priestly
Gelelim, Anna Wintour’dan esinlenerek yaratılmış, Runway dergisinin baş editörü olan ve modaya yön veren disiplinli ve güçlü yapısıyla dikkatimizi çeken Miranda’nın tarzına.
Miranda Priestly denince aklımıza ilk gelen şeylerden biri gücü ve asaleti temsil eden kürkler. Kürklü ceketler ve kürk detayları Miranda’nın favorileri arasında. Şık bir elbisenin üzerine büyük bir kemer takarak kombinlerine sofistike bir dokunuş katıyor ve star parçası olan kürklü ceketlerini giyiyor.
Kombinlerini ikonik topuklu ayakkabıları ve kahverengi çerçeveli Versace gözlükleriyle tamamlıyor. Koyu tonlardaki kombinlerini ise renkli çantalar veya fularlarla dengelemekten hoşlanıyor.
Oldukça trend olan bu görünümden bahsetmeden olmaz. Kahve tonlarında kalem eteği ile kombinlediği leopar desenli bluzuyla, office siren ve leopar trendlerini birleştirerek kendine özgü güçlü bir görünüm yaratmış. Sık sık kullandığı büyük kemerler ve halka küpeleriyle kombinini eşsizleştirmiş.
Emily ve Serena
Runway dergisinde çalışan Emily ve Serena’nın modaya olan aşkları, kombinlerinden de anlaşılıyor.
Office Siren trendinin vücut bulmuş hali olan Serena’nın filmde fazla sahnesi yok; ancak bu kısa sürede bile pek çok kişiyi tarzına hayran bırakmayı başarıyor.
Üzerine oturan ceketleri ve ofis tarzı eteklerini, Bayonetta gözlükleri ile tamamlayarak sade fakat oldukça şık bir görünüm elde ediyor.
Emily’nin tarzı ise diğer karakterlerden oldukça farklı. Gardırobunu çoğunlukla Rick Owens ve Vivienne Westwood gibi deneysel tasarımcıların parçaları oluşturuyor.
Belden oturtmalı ceketler ve korse kemerler, tarzını kişiselleştirmek için kullandığı parçalar arasında.
Genelde koyu tonları tercih ettiği görünümlerinde City bag’ler ve deri çizmeler ile de ofis ciddiyetini yakalıyor.